12 Ağustos 2011 Cuma

Kaybedenler Kulübü




üstünden aylar geçti ve ben bugün izledim filmi. tabi ilk başlarda deli gibi bir reklamı vardı. herkes gidip izliyordu. hele asıl Kaybedenler Kulübü'nü dinleyen kitle...
ama ben bilerek izlemedim. biraz zaman geçsin dedim, ortalık durulsun.sonra..

öncelikle şunu söyliyim ben bu programı radyoda dinlemedim hiç. sadece filmden sonra itü sözlük radyosu aracılığıyla dinledim. onda da nejat, yiğit ve asıl kaybedenler vardı ki çok çok güzel bir programdı o. millet bunu lisede dinlemiş ama ben lisedeyken bi Muzo vardı. bende onu dinlerdim. buradan selamlar kendisine.

neyse..efendim filmi ben beğendim. hatta bir kere daha izleyebilirim.
yazıcam bişeyler de ama yani Kaan gibi bir adamın Zeynep gibi bir kadına bu kadar tav olması size de biraz komik gelmiyor mu? Zeynep'in sürekli sırıtıyor olması, hemen tahrik olması çok komik geldi bana. yani Kaan gibileri bilmiyor mu da çok yadırgadı onu barda yanında bir kızla konuşurken. bana buralar biraz tırt geldi açıkcası.. hele kız demedi mi ben seni babamla nası tanıştırcam diye..he dedim heee tanıştırırsın babayı:)
ama ben yine de yazmak istiyorum film hakkında aklımda ne varsa.

* Leyla ile Mecnun'u izleyenler bilir. Erdal bakkal var bir tane orda. İsmail abinin sürekli ağzın çeksin diye çemkirdiği ve haklı da olduğu adam. Yani Cengiz Bozkurt. adama erdal diye diye gerçek adını unuttuk resmen. Bu adam Kaybedenler Kulübü'nde Çakal Yılmaz'ı yani ordaki taksicilerden birini oynadı. hemen tanıdım tabi o tipi.

* Serra Yılmaz'ı ne çok özlemişim. Cahil periler'deki hali geldi aklıma hep. onu orada o kadar sevmiştim ki hala da çok severim. yerim o tontonu:)
bu filmde anne oğul ilişkisini, diyaloglarını beğendim açıkcası. özellikle annenin "kızlar alınmıyor mu siz öyle konuşunca?" diye sorması ve Mete'nin "Bilmem" diyip gülümsemesi.

* Mete demişken filmde bir sahne siyah beyaz mıydı yoksa bana mı öyle geldi? sonlara doğru sanırsam şöyle bi sahne vardı.(şimdi baktım siyah beyaz bir sahne var:))



* sigaramın dumanı daaa dumanıııı,,elektriklerin gitmesi,,,çakmakların yanması,,,herkesin hep bir ağızdan bu şarkıyı söylemesi...

* radyo programını dinleyen sadece gençlerin olmaması, ya da yurtta kalan öğrenci gruplarının olmaması..ve filmde bunu bize göstermeleri her zaman. bir kız var köyde ya da küçük bir kasabada ama radyo elinin altında cam kenarında. taksiciler var..ki taksici ve kamyoncular ya da uzun yol giden tüm şoförler bizden çok radyo dinliyor. ben de çok radyo dinlerim, programa bağlanan kişiler genelde taksici ya da dediğim gibi tır şoförleri oluyor.
ben en çok brit'i sevdim. bi de ressam hakan karakterinin kaybedenler kulübü'nü intihar etmeden önce dinleyip etkilenmesi zaman buldukça tekrar tekrar dinlemesini. ve "bir de baktım ki sizin programı dinlerken ölmeyi unutmuşum" demesi.. programları kaydedip gündüzleri de dinlemesi. mete'nin "her programı değil herhalde" demesi üzerine hakan'ın "eh biraz var" diye cevap vermesi ve o anda ekranda hakan'ın yüzünün buğulaşıp arkasında yüzlerce Kaybedenler Kulübü'nün radyo kayıtlarının göstermesi. evet bu sahnede etkilenmiştim.

* Kaan'ın halısına bişe dökülmesine ayar olması, sinirlenmesi..Zeynep'e bile atarlanması. Zeynep'in de koca bir dondurmayı halıya boşaltım bir de "pardon" demesi. orda bi bakışı vardı ki izleyenler bilir o ne bakışı olduğunu:)

* "o kadar yalnızım kiiiiii"... "sen ne diyosun ya ben geçen gün ölüyorum sandım yalnızlıktan":D

* Nejat'a uzun saç yakışmamış tamam serseri piç gibim oldun ama bence tam da olmadın. kısa saç sana daha iyi gidiyor.

* Ahu Türkpençe'yi bi sevemedim. zaten ilk sinema filmi de buydu yanılmıyorsam genelde dizilerde oynadı. ama burda da ona kısa saç çok yakışmış ya bayıldım o haline. ama Zeynep karakteri mi böyle olması gerekiyordu ya da bana mı çok salakça geldi bilmiyorum ama Zeynep'in Kaan'ı anlayamaması, hayatını yaşam tarzını filan. ona karışması. ki Kaan gibiler kıl olur böyle şeylere. yani nasıl karışabildi ki bu kadar. onu anlamadım pek. bi de salak salak gülmesi ama her sahnede. uyuz oldum ya. her bi hareketinde liseli ergen gibi davranması kızın. of neyse..
asıl sahne...,,

* "gitme de...diyebilir misin? gitme de.." diyip yalvarır gibi gözlerinin içine bakması ama Kaan'ın ağzından tek bi kelimenin dahi çıkmaması... kızın kalkıp gitmesi. Kaan'ın çöküşü..
dikkat ettiniz mi Mete hiç ağlamadı filmde ya da gözleri dolmadı son programda bile. ama Kaan'ın gözleri doldu iki sahnede.

* Yiğit Özşener'in sevişme sahnesi çok kötüydü lan yalnızlar partisi'nde.

* vee "bazen":)

bazen ölür...bazen ölemezsin..
bazen bütün koşullar uygunken bile ölemezsin...


* kim lan bu erol egemen.. kim lan bu lavuk??:D
yalnızlar partisi'nde ordaydı ama.. yüzük evet...neyseee..

* Murat'a hiç başlamıyorum. o zaten büyük aşk yaşıyordu o kızla.. bence onların arasında büyük olan sadece kızın göğüsleriydi de neyse.
yalnız nasıl bi bezgin bekir'liktir o yaa ben kendimi tembel derdim ta ki onu görene kadar. yerim lan saatleri de şaşırıyo ya hep. 3 mü 5 mi filan diye. salak!:)


böyle işte..aklıma gelenler bu kadar. ben çok keyif aldım izlerken. bence hala izlemeyenler varsa izlesinler..

imza:

ben!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder