öncelikle filmi izlemeyenler ama izlemeyi düşünenler okumasın bu yazdıklarımı. sonra "vay efendim her haltı anlattın, gül gibi filmin içine ettin, ne güzel ben bir şey bilmiyordum.." diye çemkirmeyin bana. valla elimden zor alırlar sizi. zaten stresliyim aşırı bütün hıncımı sizden çıkarırım hiçte gözünüzün yaşına bakmam!
amma konuştum ha sanki biri itiraz etti de hemen bir savunma havaları. noluyo yaa!:)
neyse 127 hours diyorduk. efendim film Aron Ralston adında bir dağcının başına gelen talihsiz bir olayı anlatıyor bizlere. yani gerçekten oldu bu olay. gerçek bir olayın filme dönüştürülmüş hali 127 hours (ne biçim anlattım lan kendimden soğudum.).
Aron'un sağ kolunu feda etmesine neden olan olay; dağ bayır gezerkene "dur bir de şu kanyona gireyim" demesi ve o kanyonda sıkışıp kalması. hani öyle böyle de bir kalma değil. adamın sağ kolunun üstüne hayvan gibi bir kaya düşer ve adamın sağ kolu hiçbir şekilde yerinden oynamayan o kaya yüzünden hayatı 127 saatliğine durur. hayatının en zor saatleri hatta günleri orada mahsur kalmış olması olduğuna adım gibi eminim.
bakınız bir foto filmden. o sıkışma sahnesi. ama bunlar daha başı..
Aron Ralston'u oynayan çocuksa James Franco. kendisinin sanırsam hiç filmini izlemedim ya da hatırlamıyorum. bilemedim şimdi. ama filmin yönetmeni çok tanıdık. Slumdog Millionaire filminin yönetmeni aynı zamanda. gerçi o filmi de öyle çok sevmemiştim bu filmi de çok fazla sevmedim. oysa ne hayallerim vardı benim yaa..ben bu filmi aylardır bekliyordum hatta not bile yazmışım 127 hours izle diye..
filmi izlemeden önce ve filmi izlerken de sürekli aklıma İnto The Wild filmi geldi. ben bu filmi çok sevmiştim. bu da gerçek bir olaydan uyarlanmaydı zaten. hayatımda izlediğim en iyi filmlerden biriydi benim için. eminim sizde 127 hours filmini izlerken bu film aklınıza gelecektir.
neyse efendim ne diyorduk. evet beklediğim bir film olmadı olamadı. nasıl da heyecan etmiştim ama yaa resmen içime oturdu off.
filme geri döncem ama önce şunu anlatmak istiyorum tam da burada.
efendim filmi abimle birlikte izledik. kol kesilme sahnesine kadar her şey çok iyiydi. bir de ben nasıl kurtulacağını bildiğim için rahatım böyle sakin sakin izliyorum filmi.
ta ki şu kol kesilme sahnesine kadar..
adam koluna geçirdi şu çok amaçlı çakı şeysini. allam dedim noluyo lan böyle birden adam hortladı. demin ölüyodu lan bu dedim. sonra baktım kolunu kırmaya başladı çatır çutur ses geliyo ben yine izliyorum. sonra baktım o çakıyı çevirmeye başladı kolunda dedim "ben bakmıycam geç şurayı çabuk." abimde sağolsun beni ne kadar kanlı bıçaklı testereli usturalı film var hepsini izletmiştir bana. buna böyle ayy bakamam filan diyince deli oldu çocuk. dedi "yaa otur bak kesiyo kesiyoo." ben tabi kalktım az pencereden dışarı baktım ama sesi duyuyorum bir de hayal ediyorum kolunun kesişini. sonra dedim lan kusucam bi çekil şurdan. geçtim, gittim, çıktım odadan. mutfakta annem var kadını hayal meyal böyle ışıklı görüyorum ama. gözlerimi de kısmışım böyle sanki gözüme ışık tutuyolarmış gibi. sonra iki kulağımda da şiddetli bir çınlama sesi..allam dedim noluyo yaa. sonra annem bana bir şeyler demeye başladı noldu gibisinden ben cevap bile veremiyorum gittim odama yatağa bir oturdum ama bir yandan da iki elim kulağımda noldu kulaklarıma diyorum bi halt duymuyorum diyorum. bir de dehşet bir baş dönmesi. annemi çok az duyuyorum kendi sesimi ise çınlamayla birlikte yarım yamalak. anneme kolonya diyorum. kadın koşuyo getiriyo. nasıl avucuma boşaltıyorum hemen çakıyorum yüzüme. kokluyorum böyle deli gibi. sonra birkaç saniye içinde çınlama azalmaya başlıyor iki kulağımdan da. annem halen daha ne oldu diyor. hele abim..ilk başta inanmadı korktu kaçtı sandı beni ama sonra o da geldi baktı. korktun lan itiraf et! rengim bembeyaz oldu resmen ceset gibiydim.
böyle işte..ilk defa bir film beni bayıltma noktasına getirdi. resmen o ışığı gördüm lan! ne biçim bir sahneydi o öyle. bir an kendi kolum sandım. benim gibi bir insan böyle bir sahnede az daha gidiyodu kalpten yürekten. o değil de bir de kendimi de tutmuştum baya bi şimdi yazınca da hatırladım. ne var lan bunda keseceğini zaten biliyodum kolunu kanda öyle şarıl şarıl akmıyor izlerim la bunu ben diyordum. ama demekle olmuyormuş.
o sahneyi hala izlemedim. izlemiycem de. ama sonunu filan izledim o kadar da değil.
evet böyle bir iz bıraktı bende bu film. genelde sevdiğim ağladığım ya da çok güldüğüm filmleri unutmazdım. galiba şimdi de bunu:)
o değil de nasıl kendimi tuttum ben öyle ya az daha gidiyordum. sizde bayram ederdiniz arkamdan. hele birisi çok sevinirdi eminim:)
filmi izleyin derim en azından James Franco var gözünüz gönlünüz açılır.
hah unutmadan. hocam o saati zar zor kolundan çıkardın. nasıl oluyor da tek elinle öyle muntazam bir şekilde tekrar koluna takabildin ya..evet bunu soruyorum sana. o saat o kola tekrar nasıl takıldı?
bu da Aron Ralston ve filmde kendisini canlandıran James Franco'nun birlikte bir fotosu
ve son olarak gerçek hayat..