30 Mart 2012 Cuma

Kinyas ve Kayra



"Eğer geçmeseydi Kuran-ı Kerim’in üstünden onlarca kuşak, ben inanırdım yazılanların hepsine. Ama inanmıyorum o onlarca kuşağın dürüstlüğüne. O onlarca kuşağın dinine sadakatine inanmıyorum! Çünkü insanı tanıyorum. Çünkü kendimi tanıyorum. Canı öyle çektiği için duaları değiştirecek her dinden kuşaklar tanıyorum. insan dokunduğu her şeyi kirletmiştir bugüne kadar. dinin kendini bundan koruması o kadar uzak bir ihtimal ki! Kimse gelip anlatmasın bana insanın iyiliğini, din kitaplarını. Ben sadece mucizeleri kabul ederim. Onlara inanmak, insan zekasının kötü tarafından çıktığı belli olan, yazılara inanmaktan daha kolay. Kızıldeniz’in yarıldığına, gerektiğinde kadının dövülebileceğinden daha çok inanıyorum. Çünkü mucize bana daha temiz geliyor. Ne birinin çıkarına, ne de bir başkasının zararına binlerce yıl önce bir denizin yarılmış olması. Ya da bir mağara girişinin örümcek ağıyla kapatılması.


.............

İnanılanın bu dünya dışından gelmesi gerekir beni benden alabilmesi için. İsmi fark etmez. Tanrı, allah, jah… Her neyse, benden olmamalı! Bendeki çıkarcılığı, kıskançlığı, hırsı onda da gördüm mü, soğurum yazdıklarından. Ama ben bilirim ki yine insandır onları ortaya serpiştiren. O kutsal kitaplara kanlarını karıştıran. İnanırsam birgün boyun eğerim iyiliğe. Ama matbaadan çıkmış bir kitaba inanmamı beklemek, zekamla alay etmek dışında benden insanın kötülüğünü de unutmamı beklemek olur. Tanıdığım o iğrenç türü de unutursam bir gün, inanırım elbet yazılanların hepsine…

Dürüst olalım… Dinler ve tanrılar! Hepsi ben ölünceye kadar."

Sayfa 120

19 Mart 2012 Pazartesi

Ben seni unutmak için sevmedim…



Bu Türk Sanat Müziği eserini bilmeyen yoktur herhalde.

Siz kimden dinlemeye doyamıyorsunuz?

Ya da hangi üstadın sesi sizi hüzünlendiriyor?

Bilmiyorum ama

Beni en çok Müzeyyen Senar’ın sesi ve yorumu mahvediyor.

Hele o “bana en acı haber kiminlesin” sözünü söylerken.

Hani öyle bir uzatıyor ki o “haber”i,

Ne kadar uzatırsam o kadar,

O haber benden uzak olacakmış gibi.

“Ne çok inanmış da öyle söylüyor.”

Diye düşünürüm her dinlediğimde.

Ve şarkı sonunda cidden gözler yaş dolu.

Hem bizim hem Müzeyyen Senar’ın.

Sesinden anlarsınız.


Şimdi bu şarkı nereden çıktı diyebilirsiniz

Ama…

Geçenlerde dinlerken dedim ki kendi kendime

“Biri bana ben seni unutmak için sevmedim dese

Ben bu sözün altında kalır, yaşayamam ki” dedim.


Şimdi size saçma gelecek okurken ama

“Tabi ki de yaşarsın” diyeceksiniz biliyorum.

Ama bir yaşamak var bir de “yaşamak” var.

Sen hangisini seçersin ki?


Yani insan birisini çok sevince

O birisi hiç gitmeyecek gibi düşünür ya

Ama o bir süre sonra gider.

Şimdi bana gitmez demeyin

Gider canlarım gider

Olan sana olur.

En fenası da ne biliyor musun?

Şarkıda da geçen

“şimdi sen kim bilir nerelerdesin” sözü

Bu bir soru değildir.

Çünkü cevabını biliyordur o.


Dilinden düşer,

Kalbinden hiç..

“adını içimden hala silmedim” dersin.

Ama bir süre sonra…


Bu süreleri, zamanları hiç ama hiç sevmiyorum.

Bana,

Ne zaman sonra unutacağımı,

Ne zaman sonra her şeyin eskisi gibi olacağını..


Zaman;

Bana bunları söylemesin.

Bana bunları kimse söylemesin.

Bana bunları kimse biliyormuş gibi anlatmaya kalkmasın.

Hem beni

Hem de kendini bir kez daha kandırmasın.


Son günlerde evet bu şarkıya takıldım

Ve son bir haftadır da bunları düşünüyorum.

Bu konular artık bana ağır gelmeye başladı sanırım.

Altından kalkamıyorum

Çok mu zayıfım,

Bilmiyorum.


Ama

Hani Turgut Uyar diyor ya şiirinde

“bir ellerin bir ellerim yeter belleyelim yetsin” diye

Yeter gibime geliyor.

Yeter sanki.

Hı?


Yani sonuç olarak insanlar birbirlerini,

Sonradan unutmak için sevmemeli.

Öyle kolay olmuyor çünkü o.

O işler öyle yürümüyor,

Ben gibilerin hayatında.


Sen çıkıp gidersin.

Sen elini kolunu sallar,

Arkana bile bakmadan gidersin.


Sen çok da ezersin ama..

O ayağının altında

Toplasan,

Çıkarsan,

Çarpsan,

Bölsen,

Onlarca ceset çıkar.


Sen işte bu’sun.