26 Kasım 2011 Cumartesi

Multitap'in o enfes ve bütün gün dilimden düşmeyen şarkısı "Ben anlarım"


selam.

uzun zamandır şöyle elle tutulur, kayda değer yazılar yazamadığımın farkındayım.
hayır birçok şeyle ilgilendim ama oturup yazamadım hiç buraya.
çünkü ya moralim bozuktu ya çok dalgındım ya da çok yorgun ve üşengeç.
(hayır yaa!! aslında ben çok enerjik, sevimli, tatlı dilli, güler yüzlü bir insanım.)

neyse efendim azıcık günah çıkarayım dedim ama onu da beceremedim baksanıza.

dün gece Medya Kralı'nı izledim. son bir saati hariç. o son bir saatte kulağımda kulaklığım sadece tek bir şarkı dinliyordum çünkü. Multitap'tan "Ben anlarım"ı...

programa konuklardı ve bu şarkıyı çaldılar. aman tanrım (böyle demiyorum. ama içimden diyorum aman tanrımmm!! ben daha önce bu şarkıyı nasıl dinlemedim diye).. nasıl çekti beni kendine gece gece..

masal gibi bir şarkı.. ama bu mutlu sonla bitmeyen bir masal.
ama o kadar da yaklaşmışlardı ki o mucizeye..
bütün gün bu şarkıyı dinledim. laptop'ı açtım kapadım hep bu şarkı çaldı winampta.

evet gelelim şarkının bana neler çağrıştırdığına..

öncelikle bir erkeğin böyle bir şarkı yazması, söylemesi benim çok hoşuma gitti. niye bilmiyorum ama bana o kadar gerçek ve doğal geldi ki. düşünsene adam "biri girmiş aklına değişmişsin...sanki biraz evvel ağlamış gibisin.." cümlelerini kuruyor sevgilisi için. kim kurmadı ki? kim demedi ki sevdiği kız kendisinden soğuduğu zaman ona "sen çok değiştin" diye.
aslında konu bu değil. konu ne bilmiyorum. ben bir erkeğin dilinden;
ben anlarım...
sen konuşmasan da
sussan da
ağlasan da
ağlamasan da
pencerenin önünde oturup dışarıyı boş gözlerle izlesen de
ben ne demek istediğini anlarım ibaresine vuruldum.

bir de bazı kadınlar erkeklerin kendilerini hiçbir zaman anlayamadıklarını savunur dururlar.
tamam kadınların daha zeki, daha uyanık ve daha karmaşık olduklarını biliyorum erkeklere göre. bende böyle düşünüyorum.
ama onların da bir zayıf noktaları var. hatta çok fazla zayıf noktaları var. ve bu zayıflıkların onlara zarar vereceğini bile bile kadınlar onu denerler bir şekilde. oldururlar. sonra acı çekerler.
böyle de değişiktirler işte.

şarkıya dönersek eğer. kesinlikle klibini de izleyin. o kadar sıcak ki insanlar.
çok doğal çekimler. 00:38'de çocuk yanan ateşi üstüne zıplayarak söndürmeye çalışıyor ya..nasıl güldüm orada..yarın bende aynısını yapacağım. feci gaza geldim. sonra kıza taç yapıyor. yüzük. evleniyorlar. ve tepeden kurumuş yaprakları döküyorlar başlarından aşağıya. allahımmm ne kadar hoş bir ortamdır o.

bir de şarkıyı dinlerken dedim ki içimden "ya ne güzel sen bir şey demeden çocuk senin neye kızdığını, neye bozulduğunu filan anlıyor. böyle bir sevgilim olsa ya." dedim.
beni yormayan ve şarkı sözlerine uyan bir sevgili arıyorum filan.

klibi de ekledim a dostlar görün görün ne kadar güzel bir dostluk, ne kadar anlayışlı bir erkek var orada zıp zıp zıplayan.


21 Kasım 2011 Pazartesi

Kafe (Kısa film)


dün gece uyku tutmadı. birçok kısa film izledim. içlerinden en beğendiğim buydu..

"denedin, yanıldın, gene dene, gene yanıl, daha iyi yanıl."




16 Kasım 2011 Çarşamba

limbolin ve HK'ya sesleniyorum..
niye sizi takip edemiyorum:(
bana da davet gönderin ama panpalar olmuyor böyle:)

15 Kasım 2011 Salı

Makyaj



Çok uğraştım inan unutmak için seni,

O gün sarıldığımızda söz verdiğim gibi.

Son bir öpücüğü çok görmüştün bana,

“Biliyorum,” demiştin “ben gideceği yeri.”


Bu sabah çok erken kalktım,

Sevdiğin tatlıdan yaptım.

Yerken onu tek başıma,

Sessiz sedasız ağladım.


Kalktım bir çay demledim,

Açtım bir film izledim.

Zaman bir türlü geçmedi,

Bütün evi temizledim.


Sıkıldım kendimden,

Aptal mıyım neyim ben?

Neyim var böyle,

Neden kurtulamıyorum senden?


Geçmiyor günler burada senden uzakta,

Yığıldı şişeler her gün mutfakta.

Tiksindim makyajdan, aynalarımı çöpe attım!

Durmadan yedim, e biraz kilo aldım!


Affet beni sevgilim,

Unutamadım seni.

Hiç halim yok uyanmaya,

Sevemem sensiz günleri.



ps: içine emre aydın kaçmış model şarkısı bence bu. unutulamayan eski sevgili sendromu. fena bir şey. çok fazla dinlemeyin bence. ben dinlerim sizin yerinize. hadi yine iyisiniz:)

Çok yönlü performans sanatçısı Yavuz:)


adamı her zaman topukk topukk topukk diyerek kaçmasını beklemiyoruz tabi ki de.
adam ne?
performans sanatçısı.

e bu da performansı;


bi şarkı bu kadar mı güzel olur. bu kadar mı güzel icra edilir.


11 Kasım 2011 Cuma

Esra Erol'un kitap yazması..


adı "kara duvak".
küçük yaşta evlendirilen, tecavüz edilen ya da başkalarına para karşılığı satılan vs. genç kızların hayatı yer alıyor bu kitapta. 15 genç kızın hayatı, hepsi de esra erol'un sunduğu evlilik programına katılan kızlar.

evet çok yaratıcı bir isim "kara duvak". kimseler duymadı daha önce bu iki kelimeyi yan yana, kimse okumadı. ya da kimse bu isimden kitabın içeriğini anlayamaz. okuman lazım. yok yok ya da yaşaman lazım yaşaman.

az önce gördüm kadın kendi evlilik programında "ben kitap yazdım alın okuyun" diye dağıttı o koltukta oturan, talip bekleyen insanlara. bildiğin kitap. okumalık, kapaklı filan.

bir de altyazıda demiyor mu "esra erol'un ilk kitabının ilk imza günü tüyap'ta" diye.
vay amk. yaa... bu ilk daha dur devamı da var yani onu demek istiyor.

kitap çıkarırlar ve ardından "tabi ki de ben kendimi yazar olarak görmüyorum. ben yaşadıklarımı yazıyorum (bu klişedir mesela herkes der)..nice büyük ustalar var onlar varken ben kendime yazar sıfatını yakıştıramam vs.." tarzı konuşmalara. ne kadar sinir olurum.

en çokta neye üzülüyorum biliyor musunuz sevgili arkadaşlar? bu kadın sırf popüler, herkes tarafından tanınan ve ünlü olduğu için kitabını alıp okuyacak insanlar ve o kitap milyonlar satacak. 40-50 yaşlarındaki kadınlar bunu okuyacak belki de genç kızlar da okur bilemiyorum.

her eline kalemi alan yazar olmuş. yazarlık bu değil ki. yazar; bana bilmediğim bir şeyi söyleyendir, bana bir şeyler katandır. o sayfaların içine bir hayat inşa edendir.
kitap; rastgele kelimelerin birleşmesi değildir. o kelimelerden dünyaya seslenmektir. ve o yazarı okuyan insan, her kitap yazdım diye ortaya çıkanın yazar olmadığını gözü kapalı bilendir.

bana bu olay niye battı bilmiyorum. belki de bu kadının tüyap gibi bir yerde hem de bu kadar kısa bir sürede çıkan kitabına hemen yer vermesi..evet evet en çok buna sinirlendim. kesin hanım ablalar kitabını almış kuyruk oluşturacaklar yarın orada. kitap satışından gelen parayı belki bir yere bağışlayacak bilemiyorum. belki de hiç dokunmayacak o paraya ama benim derdim para değil. benim derdim hiçbir zaman para olmadı.

benim gözümde şöyle biri o insan: bir kadın var ki bu kadın iki lafı bir araya getirmekten aciz, hep aynı konulardan bahseden ve bence en önemlisi kitap kültürü olmayan biri. belki çok iyi bir insandır, iyi bir annedir orasını bilemem..
ama kitap yazdım ve satıyor allah'a çok şükür diyecek, diyebilecek bir insan da değil. olmamalı.
bir çok insan da bunu biliyor zaten ama.. ne biliyim ya ben burada son 30 sayfasındayım aman bitmesin diye kitabı bitirmek istemezken. biri çıkıyor ben kitap yazdım çok akıcı bıdıbıdı demesi..koyuyor yani..

öyle işte..
şimdi gidiyorum. yorganın altına girip ağlayacağım bir süre. yanımda bir kitap olacak yazarını çok sevdiğim.

4 Kasım 2011 Cuma

akrostiş yaptım beyler!


hemen havaya girmeyin öylesine gaza geldim yazdım birine. ki o da pek önemli biri değil yani.
neyse ya..bu yazdığım ikinci akrostiş vakası. ilki çok eskidendi ve şu an hatırlamıyorum bile.

bu hoşuma gitti ama o da çok beğenmişti.



senden meridyenler kadar uzakta bir yerde
ekvator kadar yalnız
radyoda çalan şarkıyı ezberleyecek kadar sessiz bir yerde
dünden kalma yorgun gözleriyle
aklından çıkaramadığı seni düşünüyor
resmin bile yok biliyor musun o elde?