30 Ağustos 2010 Pazartesi

var mısın yok musun ahmet?:)

var mısın yok musun kutu açmaca yarışmasını takip eden bir insan değilimdir normalde. ta ki programda yarışmacı çankırılı ahmet'in "dedeler" çıkarmasını yapıp sevgili inci sözlüğe selam çakmasını öğrenene kadar:) başta bu adamı ekşi sözlük yazarı owencan sanmıştım. ve itiraf etmeliyim ki daha bugün öğrendim o olmadığını.
ben yarışmayı izlerken hep ahmet'e odaklandım meşhur owencan budur diye. meğer owencan dedikleri adam onur diye bir tırtoymuş. tırto çünkü ilk bu çocuğu gördüğümde "kim bu bebe" demiştim ve üstünde hiç durmamıştım. dedim ya bir de ahmet'i ben owencan sanmıştım. neyse işte sonunda öğrendim ve üstümden büyük bir yük kalktı:)

bu arada ahmet'te ekşi sözlük yazarıymış. tam adı da "ahmet cihad mercankaya" imiş. tip olarakta tam olarak şöyle; 



ne zaman yarışacaksa mutlaka izliycem kendisini.

umarım dedeler ona da uğramaz:))













umarım dedeler çıkmaz videosu için tıkla 

28 Ağustos 2010 Cumartesi

Harun'a bak sen..

Harun Tekin dizi oyuncusu oluyormuş.

gözümüz aydın!



dizinin adı "Behzat Ç. Bir Ankara Polisiyesi"
 
dizi star tv ekranlarında olacakmış.

detaylar şöyle;

Sadece ünlü solist Harun Tekin değil, Tarkan Karlıdağ-Adam Film'in yapımcılığında çekilecek dizinin kadrosunda sürpriz birçok isim dikkati çekiyor. Başrollerde Erdal Beşikçioğlu, Ayça Varlıer, Canan Ergüder, Ege Aydan ve Seda Bakan var. Behzat Ç. karakterine Erdal Beçikçioğlu can verecek.

Nihal'in dönüşü...


'Aşk-ı Memnu'nun Nihal'i Hazal Kaya da bu polisiye diziyle ekrana dönüyor. ''Genco'' dizisiyle başladığı ekran macerasında 'Aşk-ı Memnu'yla birlikte yıldızı iyice parlayan Kaya, Behzat Ç.'nin kızı Berna'yı canlandıracak. Hazal Kaya'nın hayat vereceği Berna karakterine, Harun Tekin'in canlandıracağı Alp âşık olacak. Berna, babasıyla Alp'in arasında kalacak.
Dizinin kadrosunda ''Var Mısın Yok Musun'' ve ''Survivor'' adlı yarışmalarla tanınan Hakan Hatipoğlu da var. Hatipoğlu, diziye polis rolüyle dahil oldu. Erdal Beçikçioğlu'nun eşi Elvin Beşikçioğlu da dizide rol alacak. Genel yönetmenliğini Serdar Akar'ın yaptığı dizinin senaryosu ise Ercan Mehmet Erdem ve Emrah Serbes'e ait.



                                                      *                        *                          *


Harun bey'in canlandırdı Alp karakteri, dizideki adı Berna olan, bizim aşk-ı memnu'dan tanıdığımız Hazal Kaya'ya aşık olacakmış.

Harun rol arkadaşının bu kız olacağını duyunca o an ne düşündüğünü çok merak ediyorum açıkcası.

hadi hayırlısı bakalım..



edit: harun tekin konuk oyuncuymuş, rahat olun:)

27 Ağustos 2010 Cuma

Ceyhun Yılmaz'dan ...

Ben.. Sen...



ben seni seviyorum 
sen gezmeyi,
senin hep gittiğin yere ben hiç gidemiyorum.
öylece durmayı seviyorum ben..
durup ardından bakmayı..
sen yürümeyi seviyorsun ama arkana bakmadan..
yaprak seviyorum ben yaprak..
kuru, yaş ayırmadan..
neye bastığına bakmadan...







1


sokak aralarında kayboldu gençliğim
alanlar aldıklarını yerine koymadı
sensiz geçen iki gecem
sensizliğim kadar koymadı
kimleri yedi bu yürek
kimleri yedi de
bir sana doymadı...






sen bilirsin


görmediğimden değil...
yanımda olsan yine özlerdim..
ve bil ki bu kadar sevmem senden değil
gitsen benden..
ben gidişini bile severim..
aramızda hep aynı fark..
sen gitmeyi bilirsin
ben sevmeyi..

Beş Şehir

filmini izledim. "filmle ilgili spoiler verecek değilim." desem yalan olur verecem lan! izleseydiniz filan.
yok yok korkmayın demiycem bişey. ama şu babam ve oğlum filminde Deniz karakteri vardı ya Sadık'ın oğlu olan. yani şu bıcır:






gerçi burda küçük damat ferit gibi çıkmış ama:)
yerim ya çok tatlı bu çocuk:))


hah işte bu çocuğa yani gerçek adıyla ege tanman'a beş şehir filminde dikkat edin. ben böyle bir oyunculuk görmedim arkadaş. o nasıl bir büyümüşte küçülmüş imajıdır öyle, yaşından büyük bir oyunculuk sergilemektir bu yaşta. hayran kaldım desem yalan olmaz yani. filmi izleyin ve bu çocuğa dikkat edin. geleceğin büyük oyuncusu yetişiyor valla.)



filmi demişken müziğe değinmeden olmaz:)
ahmet kaya "beni vur" diyor. e bari onu da dinleyin derim:)

25 Ağustos 2010 Çarşamba

Deniz Gönenç Sümer..

 vefat etmiş.
 hemde 26 yaşında..
 ne olduğu halen daha tespit edilemeyen bir virüs yüzünden.
 daha 26 yaşındaydı oysa ki..


"aşkı tatmadan daha
 onla sarhoş olmadan
 hiç sevişmeden daha
 şimdi ölmek istemem
 daha hiç gülmeden"
 


çoban yıldızı klibinde gözleriyle her şeyi anlatan küçük çocuktu o.. 

çoban yıldızı 

24 Ağustos 2010 Salı

cüneyt özdemir vs. fazıl say

yine kapışmışlar twitter'da. 5n 1k'da da devam etmiş hemide.


twitterdaki atışmaları okudum. allam ya şu cüneyt kadar kendini bişey sanan "son lafı ben söylerim" edalarıyla dolanan başka birini daha tanımıyorum.


(bkz: cüneyt sen çık git la)


Cüneyt Özdemir: Başıma bir şey gelmeyecekse bu akşam Sibel Can'ın programındaki has arabeskçi Müslüm Baba'yı ve Şevval Sam'ı izlemeyi düşünüyorum, çaktırmayın.


Fazıl Say: Başına bir şey başkaldırdığında gelir merak etme)) İyi insan.


Cüneyt Özdemir: Şeytan diyor git Sibel Can'ın konserinde 'Arabeskçiler Yavşak Değildir' diye pankart aç. Hala başıma bir şey gelmez mi diyorsun!


Ya da o pankartı sizin konserlerinizden birinde mi açmalı? Hangi kitle daha anlayışsız karar veremedim bakın.. Ya da hoşgörülü..!


Fazil Say: Senin göremediğin şu sanırım; Bir kapıyı açmak ve tartışma başlatabilmek için tek çözüm kapıyı kırmak idi.


Ama, herkes her şeyi çok iyi biliyor. Şu "yavşaklık" sözü sizin tartışmanızın devamı değil. Sizin tartışmanız, kültüryozluğu.


Populer bir basın mensubunun amacı da,araştırmak olmalı. Büyük müzisyenlere sorun bana güvenmediyseniz...


Cüneyt Özdemir: Ben sizin düşüncelerinize saygı duyuyorum ilk günden beri bunu kamuoyu önünde ifade de ediyorum başka birine sormaya gerek yok...


Bu arabesk müziğe giden sürecin arkasındaki toplumsal, ekonomik dinamikleri çözmeye çalışmanın daha anlamlı olduğuna inanıyorum


Sonuçta sayın Say aman dikkat edin binayı yıkmaya giderken (ki bence de yıkılmalı) umarım yanlış kapıları ve kalpleri yıkmazsınız.


Fazil Say: Kalpleri kırmak bu derece büyük sorun olsaydı tarihte ne Beethoven kalırdı ne Picasso ne Nazım Cüneyt.


Yazarlarını,müzisyenlerini dışlayan,kovan,hapse atan bir toplum Sibel Can ile kala kalır zaten. Alternatif mi var?


Cüneyt Özdemir: Şu anda Sibel Can'ı açtım Müslüm Gürses'i izliyorum... Hem sizin müziğinize hayran olmaya hem de onu sevmemize izin yok mu peki?


Cüneyt Özdemir: Şu an Show TV'de Sibel Can'ı açın neye itiraz ediyorsunuz somut şarkılar üzerinden anlatın, gerçekten anlamaya çabalıyorum sizi..


Fazıl Say: Futbolda Real Madrid ile Kastamonuspor arasında da bir fark vardır da bu illaki Kastamonu'yu küçümsüyoruz anlamına gelmez.


Arabesk müziği batıdaki meslektaşlarıma dinlettim.1-2 dakika tahammül edebiliyorlar. Bu niye sizce? Siz önce kulakla mı acep?


Klasik müzikten caz'dan ve halk müziğinden iyi anlamayan bir kulak bu lafları eder. Biraz müziği ciddiye alın. O da sizi alır


Cüneyt Özdemir: Belki müzik dediğimiz şey notalardan fazlasıdır, kulaklarımız kadar aklımızı gönlümüzü de açıp içine almamız gerekir...


Fazıl Say: Ve sen bunu bu gezegende her yıl 120 konser veren-Salzburg'u açan adama mı diyorsun?Müzik gönül işidir diye. Haddini bil!


Demin ettiğim bir lafı geri çekiyorum; Cüneyt Özdemir aydın filan değildir.VE Israrla tekrar ediyorum; Herkes ne istiyorsa dinlesin.


Şu hale bak ya. Vah zavallılar ya..Adam Hawkings'e de fizik öğretsin. Kim şaşar spikerin mankenin ertesi gün ben müzisyenim diye çıkmasına?


Cüneyt Özdemir: Ne kadar da hoyratsınız sayın SAY!


Fazıl Say: Yazdık duvarına... Her gün sabah öğle akşam oku. Bilenlere danış sonra gel benimle 10 yıl sonra tartışırsın. Hale bak ya...


Cüneyt Özdemir: Kendisini haberi olmadan farklı ortamlarda ve kamuoyu önünde ulu orta savunsak bile bu gezegende her yıl 120 konser veren Salzburg fatihini..


Kendisini dev aynasında gördüğü için.. Tartışma üslubunu bilmediği için.. Tahammülsüz olduğu için.. hoyrat ve gaddar bir insan olduğu için..


Fazıl Say: Hepsi doğru; Hoyratım tahammülsüzüm ve gaddarım. İlkelliğe ve sahtekarlığa karşı!


Cüneyt Özdemir: Bir gelenek olarak yalnızca buradan değil hayatımızdan da şutluyoruz BLOCK FAZIL SAY. Hadi yallah şimdi.. Ben sana deha olamazsın demedim...

Disko Kralı'na yeni jenerik müzik

Söz: Okan Bayülgen
Müzik: Tuncer Tunceli




bir telefon görüşmesi...

- aklım kadar ötedeyim, sense benden beethoven kadar uzakta. tebliğ ediliyoruz sanki susuzluğa ve uykusuzluğa. sahi saat kaç?

-- sahi sular vardı. sular bizi korkusuzca sularlardı karanlıkta ilahi taşları sever gibi. neden aradın beni? kaybolmadım ki. arama bir daha, ararsan kaybolursun korkularında.

- ben kaybolursam sen sessizliğinden suçlu olursun, suçla avunursun. herkes çekildi, şimdi herkes yeniden çekilecek ve mavi bir şey kalacak sanki ağzımda.

-- bana ağzını ver! ağzınla örteceğim içimdeki uçurumları, kimse düşmesin, kimse üşümesin diye örteceğim ağzını dudaklarımla. ceylanlar öldü mü martılar gömer çünkü onları uykulara.

- bunlar nasıl kolay kelimeler, kolay sesler, kolay yalanlar, kolay trajediler. kolajı yarım bırakılmış, tasviri ertelenmiş ürpertiler! beni arama bir daha.

-- bir daha sen arama beni, beni arayacaksa polis arar sokaklarda, it arar, düş arar. keskin ve allahı olmayan bir cehennem arar, kendimde bulacak olursa bir kırık ilhan irem plağı ver bana!

- hayır, asıl sen arama! aranan ve bulununca ortadan kaldırılacak bir acıyım ben. acıyan bir şeyim ağrının ortasında varlığından devasa. elimdeki plakların bir yüzü silinmiş, sadece çığlıklar var orada.

-- o zaman kimse aramasın bizi, seni de aramasınlar, beni de. ulaşamasınlar tedirgin saldırganlığımıza. içimdeki rüzgar kanıyor, kan rüzgardan değil efkardan akıyor ince ince.

- telefonu kapatmak zorundayım, biri kapıyı çalıyor gecenin bu yarısında. belki birileri de binayı kuşattı, numarası silinmiş tüfekler var omuzlarında.

-- omuz dedin, omuzlarımı da aramasın kimse. orada uyumuştun bir kaç kere. delil bulurlar, deli bulurlar, bizi bulurlar belki omuzlarımda.

- telefonu kapatmak zorundayım. biri kapıyı kırdı bana usul usul yaklaşmakta. belki
birileri de yüzümü kuşattı, evin her yeri baştan aşağı sancımakta.

--ciddi söylüyorum beni bir daha arama, üstümü arama, ruhumu arama, yasak belge arıyorsan kalbim, uyuşturucu arıyorsan sadece adın var ardımda.

- telefonu kapatmak zorundayım, biri aşkıyla bana kurşun sıkmakta. belki birileri de beni sevebileceğini farketti, bedenim slogan oldu meydanlarda.

-- telefonu asıl ben kapatmak asıl ben zorundayım asıl. yuttuğum haplar şiddetle patlamakta. sen buna lüzumsuz intihar diyeceksin sanırım ama lüzumlu bir narkozda ömür boyu sürecek aslında.. bir daha beni arama.

- sen de arama aslında..

-- arama lütfen..

- bir dahaki peygambere kadar
söz
asla!
sen de..

-- arama!
..ama aslında.
 ne demiş küçük iskender;



 "Attığın kazıkları saklıyorum..saklıyorum ki, gün gelip bana döndüğünde seni oturtacak yerim olsun..."

 "Hayatımıza kadınlar giriyor,erkekler giriyor, bir tür umumi helayız içimize sıçıp gidiyorlar, hatıralarımız  yüzünden  pis kokuyoruz."




 sence de mantıklı değil mi? 

 bende öyle düşünmüştüm:) 

tuna'nın filmi

adını sen koy.. filmi iki kere izlememe rağmen hala adını koyamadım. olmasa da olurmuş dedirten bir film olmuş. kusura bakmasın tune kiremitçi ama öyle yani...


filmde etkilendiğim tek bir sahne vardı. o da ılgaz'n gece yolda yürürken iki gence rastlayıp, aybige'ye aşık olduğunu söylediği an. tam olarak şunları söylemişti ılgaz:  "seviyorum...napiyim abi elimde değil. sevmemek için çok uğraşıyorum ama olmuyor. içim o kadar onunla dolmuş ki nefes alamıyorum...boğuluyorum...her dakika biraz daha boğuluyorum..."


yalnız filmin müzikleri on numaraydı, bak onun hakkını yemiyeyim. bazen filmi bırakıp sadece müziği dinlediğim oldu. ama bunların dışında vasattın tuna. aynı kitapların gibi...

Zakkum'u özledim..


evet elemanların son hali bu. yusuf demirkol'a askerlik baya bir yaramış. ah çikolata'daki yusuf'a bak bir de anlıyorsun klibindeki yusuf'a bakın ve aradaki 289230 farkı bulun:)


yok lan bulmayın ben son haliyle hatırlansın istiyorum:)...seviyorum bu grubu ya ahtapotlar, ağlat beni filan..


hah ne diyordum. heeyy! zakkum beyleri!  poponuzu kaldırıp ikinci albümünüzü bir çıkarsanız diyorum..biraz uyu'yu dinleye dinleye ezberledik artık...

hala dinlemeyenler olabilir. bizde eşek değiliz ya, linki koyalım o vakit:)





yiğit özgür'den

gidiyorsun demek...
şunu iyi bil kızım
ben elimi sallasam...
ben elimi sallasam,
küçük bir rüzgardan
başka hiçbir şey olmaz.
ben elimi sallasam,
saçlarına takılır.
ben elimi sallasam...
ancak sen giderken
arkandan sallarım.
güle güle demek için.
güle güle...

umut ve ben "araba yıkamalık şarkı istiyoruz" ortaçgil'den..

o nasıl bir fotodur öyle..




yer: yukarı ayrancı yokuşu

konum: pencerenin önü

olay: gece manzaralı fotoğraf çekimi 
  

Deborah muhabbeti


adam fotoğraf çekemezsiniz dedi. dedim ama çekmem lazım o benim adım. yaa italyan mısınız diye sordu. bende evet dedim. güldü. bende çektim fotomu:)

23 Ağustos 2010 Pazartesi

Gece nöbeti / Murathan Mungan

daha az seviyorum seni..
giderek daha az..
unutur gibi seviyorum..
azala azala..
aramızdaki uzaklığın karanlığında..


geceler kısalıp..gündüzler uzuyor öyle olunca..
daha az seviyorum seni..
kendini iyileştiren bir yara gibi..
daha az..
ve zamanla..


sen geceyi tutuyorsun..ben nöbetini..
uzak dağ kışlalarında..
görmüyoruz birbirimizi..
usul usul sis iniyor..
kopmuş yollara..
ışığı hafif..uykusu ağır koğuşlarda üzerini örtüyorum senin..
bir çığ gibi büyüyorsun rüyalarımda..
sevgilim sevgilim
yıldızları daha büyüktür bazı gecelerin
nöbet kadar yalnızken öğreneceksin bunu da..


artık daha az seviyorum seni..
unutur gibi..ölür gibi daha az..
yeniden ödetiyorum kendime
onca aşkın öğretemediğini..
kolay değildi..
yalnızca sevgilimi değil..evladımı da kaybettim ben..
kaç acı birden imtihan etti beni..
bir tek gece vardır insanın hayatında..
ömür boyu sürer nöbeti..
bu da öyleydi..
iyi ol..
sağ ol..
uzak ol..
ama bir daha görme beni..

dedeler burda:)

inci her yerde lan!